KİLO ALMAYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Kilolu kişilerin beslenme uzmanları başta olmak üzere, şok diyetlere, aşırı egzersizlere, zayıflama ilaçlarına hatta daha kolay çözüm olarak mide ameliyatına kadar çeşitli yollar denemesine neden oluyor. Bazı kilosu olan kişiler bu yollardan sonuç alırken, bazı kişilerin kilolarından kesinlikle kurtulamadığı görülüyor. Hepimiz birbirimizden farklı olduğumuz için kilo vermek ve yeme davranışımızı değiştirmek aynı oranda kolay olmuyor. Çünkü kilo almanın ya da vermenin metabolik sorunlar, genetik özellikler, çevresel faktörler, alışkanlıklar, psikolojik etkenler, kişilik özellikleri gibi birçok belirleyicisi vardır.
KİLO ALMA VE ALTINDA YATAN SORUNLAR
Kilo vermek için kliniğe başvuran çoğu kişinin aslında maskeledikleri sorunları vardır. Özellikle troit, insülin direnci, diyabet, besin alerjisi gibi metabolik sorunların yanına depresyon da sıklıkla görülür. Depresyonun devreye girdiği noktada kilo alma hızlanırken, yapılan diyetler işlevini yitirir. Kullanılan antidepresanlarla birlikte kişilerin daha çok kilo almaya başlaması, motivasyonlarının iyice yok olmasının sebebidir.
DEPRESYONU ETKİLEYEN BESLENME FAKTÖRLERİ
Hayattan alınan keyfin azaldığı, kişinin özsaygısında azalmanın görüldüğü, suçluluk duygusunun yoğunlaştığı, uyku ve iştah ile ilgili sorunların yaşandığı, isteksizlik ve konsantrasyon güçlüğü depresyonun en belirgin özellikleridir. Kilo vermek isteyen kişinin metabolik rahatsızlığı nedeniyle uzun süren kilo verme süreci kendine ve bedenine ilişkin “Kilo vermek ne kadar da uzun sürüyor.”, “Ailemde herkesin kilo problemi var, sorun benim genlerimde.” gibi olumsuz inanışlar geliştirmesine sebep olur. Bu olumsuz düşünceler olumsuz duygulara, olumsuz duygularda sürekli yeme davranışını beraberinde getirir. Diğer bir boyut ise kilolu olan kişinin yaşadığı aşağılık duygusu, kendine güvende azalma, çekingenlik, sosyal yaşamda kısıtlılık, eşle yaşanan sorunlar ya da dışlanmada depresyonu tetikler.
DEPRESYONUN DİĞER NEDENLERİ
Depresyonun en temel nedeni ise beyinde salgılanan hormonların seviyesidir. Beyninde, ruh halini ve iştahını düzenleyen kimyasallar salgılayan bölüm dengede kalmak ister. Kötü bir gün geçirip de kendini kötü hissettiğin zaman bu denge bozulduğundan, beyin bunu hemen telafi etmek ister. Duygusal olarak hissedilen boşluk, üzüntü ya da endişe, yalnızlık hissi, başarısızlık gibi sıkıntılı zamanlarda kişi yemek yiyerek sakinleştiğini düşünür. Obezite ve depresyon arasındaki ilişkiye yönelik yapılmış olan araştırmalar arasında en ilgi çekici olanlardan biri Richard ve Judith Wurtman’in serotonin salınımının karbonhidrat isteği ile bağlantısını gösteren araştırmalarıdır. Bu da kişilerin kendini daha iyi hissetmek için börek, çörek, cips ve bunun gibi yağ ve karbonhidrat oranı yüksek atıştırmalıklara yönelmesini açıklıyor gibi.
DEPRESYONU ENGELLEMEK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR
Mutsuzluk yeme davranışını arttırıyorsa, her mutsuz olduğumuzda tıkınırcasına yemeye devam mı edeceğiz? Tabi ki cevabım hayır. Ne yapılması gerekir? sorusunun cevabı ise uzun süre boyunca kilo problemi yaşayan, kilo vermeyi hedefleyen ya da hedef belirlemek isteyen kişilerin diyetisyen ve psikolog yardımını eş zamanlı almaları uygundur. Kalıcı değişimi sağlamak için düşünce ve davranış yapısının değişimi gerekir. Stresörlerin belirlenmesi, gerçek dışı kilo hedeflerinin makul düzeye getirilmesi, beden algısı endişelerinin giderilmesi kilo vermeyi de sağlayacaktır.
NUTRITION İSTANBUL 2017 NİSAN SAYISI