Günümüzde anne sütünün bebek için en iyi besin kaynağı olduğu Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Avrupa Pediatrik Gastroenteroloji ve Beslenme Birliği (ESPGAN), Amerikan Pediatri Akademisi (AAP), Amerikan Ulusal Araştırma Merkezi (NRC) ve Avrupa Birliği (EC) gibi pek çok uluslararası organizasyon ve bilimsel topluluk tarafından kabul edilmektedir.
ANNE SÜTÜ
Anne sütü, bebeğin doğal fizyolojisine katkıda bulunan canlı bir dokudur. Mevcut besinler arasında en doğal ve özgün olanıdır. Anne sütünün bileşimi; anneden anneye, günden güne, gün boyunca, emme süresince ve laktasyon süresince değişebildiği gibi, laktasyondaki kadının beslenme özelliklerine ve kişisel metabolik faktörlere bağlı olarak da değişebilir. Her anne bebeği için en uygun nitelik ve nicelikteki sütü üretir. Anne sütünün yapımı, annenin beslenmesinden bağımsız olarak emzirme sıklığına ve tekniğine bağlıdır. Anne sütü ile beslenen bebeklerin günlük süt alımları, iyi beslenen gruplar arasında bile 550 ml/gün’ den 1100 ml /gün’ e kadar değişiklik gösterir. Ancak bütün bu değişikliklere rağmen anne sütü, genellikle bebeğin kişisel besin gereksinimlerini D vitamini hariç tam olarak karşılar.
ANNE SÜTÜNÜN AVANTAJLARI
• Kolay bir besindir, hazırlık ve ısıtma gerektirmez.
• Ekonomiktir, herhangi bir ödeme gerektirmez.
• Çevrecidir, herhangi bir araç-gereç gerektirmez.
Bütün bu avantajları göz önüne alındığında, bebeklik döneminde anne sütü ile beslenmenin en iyi yöntem olduğu kabul edilmekte ve bebeklere ilk 6 ay sadece anne sütü, 7. aydan itibaren ek besinlere geçilerek 2 yaşına kadar anne sütü verilmeye devam edilmelidir.
ANNE SÜTÜNÜN KLASİK VE İŞLEVSEL ÖZELLİKLERİ
• Anne sütündeki protein, büyüme için gerekli aminoasitleri sağlamanın yanında, sindirimin en iyi şekilde olmasını, patojenlere karşı savunmayı ve doku olgunlaşmasını da sağlar.
• Anne sütündeki yağlar, enerji sağlamanın yanında hücre zarlarının ve bağışıklık sisteminin yapı ve işlevlerine katılırlar.
• Karbonhidrat bileşenlerinden laktoz ve oligosakkaritlar ise enerji kaynağı olmanın yanında, kolondaki bakteriyel gelişmeyi modüle ederler ve epitel hücrelere bakterilerin yapışmasını önlerler.
Anne sütünün bu özellikleri nedeniyle, anne sütü ile beslenen bebekler arasında ölüm ve hastalık oranları belirgin bir şekilde düşüktür. Anne sütü karmaşık bir sistemdir. İçeriğinde bulunan bazı faktörler birbirlerinin biyoyararlılığını olumlu yönde etkilemektedir. Örneğin; anne sütünün fosfor düzeyinin düşük olması, kalsiyum biyoyararlılığının artmasında etkili olmaktadır.
1.Anne sütü ile beslenmenin bebek açısından faydaları
Sağlık yönünden akut ve kronik hastalıkların riskini azaltır.
•Grip, faranjit, kulak enfeksiyonları, ishal ve solunum yolları enfeksiyonlarının daha az görüldüğü, • İlk yıllarda görülen astım ve hırıltı hastalıklarının sıklığının daha düşük olduğu,
•Çocukluk boyunca insüline bağımlı diyabet, çölyak, lenfoma ve cronhn’s gibi hastalık risklerinin daha düşük gözlendiği,
•Renal transplant rejeksiyonlarının (organ reddi) daha az olduğu,
•Obezite ve kardiyovasküler hastalık risklerinin daha düşük olduğu öne sürülmektedir.
•Anne sütünün içerdiği yağ, emme süresine bağlı olarak değişir. Emmenin başında yağ içeriği az sonlarında ise yüksektir. 15 – 20 dakikalık tam emme yapan bir bebek doyar, beslenmeden tatmin olur ve huzurludur. Bebek, bir sonraki öğüne kadar (2-3 saat ) uyur. Emmenin sonunda yağ içeriğinin artması, bebeği şişmanlıktan korur.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
•Her zaman sterildir ve ısı derecesi idealdir.
•Alerjiye karşı koruyucudur ve pişiklere daha az rastlanır.
•Aşıların etkinliğini arttırır.
•Probiyotik ve prebiyotik özellikleriyle bebeğin florasının oluşumuna yardımcı olur. Büyüme-Gelişme ve Psikolojik yönden yararlarıdır.
•Bebeğin ruhsal ve bedensel gelişimine yardımcı olur. Dikkat eksikliği sendromu, ilgisizlik gibi olgularda anne sütü alımı önem kazanmaktadır.
•Zihinsel gelişimleri daha iyi olur. IQ üzerine bu olumlu etki özellikle genetik olarak bazı metabolik farklılığı olanlarda daha belirgin ortaya çıkmaktadır. Bu durum anne sütünün nutrigenomik özelliklerinin de olduğunu göstermektedir.
•Anne-bebek ilişkisini güçlendirir.
•Çene ve diş gelişimini olumlu yönde etkiler.
2.Anne sütü ile beslenmenin anne açısından faydaları
Sağlık yönünden;
•Anne sütü verme, rahim kasılmasına yol açtığı için, doğumdan sonra uterusun çabuk küçülmesine yardımcı olur ve kanama daha az olur. Bu nedenle kansızlık daha az görülür.
•Genel bir kural olmamakla birlikte, tek başına verilmesi halinde, annede ovulasyonu bir süre engeller.
•Emzirme; meme kanseri, yumurtalık kanseri, rahim içi tabakası kanserine yakalanma riskini azaltır. Annenin emzirme süresi arttıkça bu riskler azalır.
•Emzirme, anneyi ileride ortaya çıkacak kemik erimesinden korur.
•Emzirme, kilo vermeyi kolaylaştırır. Emzirme, kadının günlük enerji gereksinimini yaklaşık 500-600 kcal/enerji arttırır. Yeterli ve dengeli beslenen anne, emzirme sırasında enerji harcadığından ve süt üretimi için yağ dokusu kullandığından daha kolay kilo kaybeder.
•Emzirme, hipertansiyon ve idrar yolu iltihabı görülme sıklığını azaltır.
Psikolojik yönden;
•Emzirme anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirir.
•Emzirme sırasında salgılanan ve mutluluk hormonu olarak tanımlanan oksitosin depresyonu azaltmakla birlikte, kan basıncının düşmesine de yol açmaktadır.
•Emziren annelerin kendilerine güvenleri fazladır, bu durum süt verimini olumlu yönde etkiler.
Anne sütü salgılandığı döneme ve bileşimine göre;
1-Kolostrum: Doğumdan sonra (postpartum) ilk beş gün boyunca salgılanan sarı renkli süttür.
2-Geçiş Sütü (Transitional) : Kolostrumdan sonra 5-15. günler arasında salgılanan süttür.
3-Mature Süt (Olgun) : On beşinci günden sonra salgılanan süttür.
NUTRITION İSTANBUL 2017 NİSAN SAYISI